14 Kasım 2016 Pazartesi

Türk filmlerinden çıkma bir kitap: Kırmızı Saçlı Kadın

Sizin saçınızın rengi doğuştan, benimki ise kendi kararım. Biz sonradan kırmızı saçlı olanlar için, saç rengi seçilmiş bir kişilik demektir. Bir kere saçlarımı kırmızıya boyattıktan sonra geri kalan hayatımda kırmızı saçlarıma bağlı kalmak için çırpındım.

Orhan Pamuk'un oldukça ticari ama bir o kadar da çıtır çerez gibi hoş bir kitabı.

Solcu idealist bir Eczacı babanın terk edip gittiği eşi ve oğlu Cem. Genç yaşta çalışmaya başlar Cem. Sessiz Ev'de olduğu gibi bu kitapta da yine Gebze yakınlarında bir evde otururlar. Oysa ki babasıyla yaşadıkları zamanlarda Beşiktaş'ta büyümüştür. Büyüyünce yazar olmak istemektedir.

Bir gün Çorlu yakınlarında bir yerde bir kuyu ustasıyla çalışmaya gider. Bir kaza sonrasında ustasının öldüğünü düşünerek o kuyudan kaçar.

Hiçbir şey olmamış gibi yaparsanız ve gerçekten de hiçbir şey olmuyorsa, hiçbir şey olmaz sonunda.

Gel zaman git zaman çok zengin olur Cem. Ama kuyu ustasının yanında çalışırken yaşadıkları hayatının akışını yeniden değiştirecektir. 

Türk filmi gibi dediğimiz tesadüf ve dramlarla yüklü bolca ticari kaygı kokan ama yine de güzel bir kitap.

Sanki toprağı kazdıkça, ustama göre Allah'ın ve meleklerin katına doğru ilerliyorduk. Oysa geceyarısı esen serin rüzgar, lacivert gök kubbenin ve ona asılı on binlerce titrek yıldızın tam ters yönde olduğunu hatırlatırdı.

Çünkü eski masal ve efsanelerdeki şeyler en sonunda gelir başınıza. Ne kadar çok okur, efsanelere ne kadar çok inanırsanız, o kadar çok gelir. Zaten dinlediğin hikâye başına geleceği için ona efsane dersin.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder