9 Kasım 2016 Çarşamba

Elveda Gülsarı

Kırgızistan'ın henüz bağımsızlığını ilan etmeden önce komünizm rejiminde yaşanan aksaklıklar ve bozkırın acımasız iklim şartları ve her şeyin arasında bir insanla bir atın arasındaki sonu ölümle biten yoldaşlık öyküsü bu.
"Bozuk yol üzerinde tekerlekler takırdıyor, takırdıyordu…

Kara toprağın toynaklarının altında kaydığını hissetmesi, Gülsarı’nın sönmeye başlamış bir mum gibi cıbz ışıklı belleğinde, belli belirsiz anılarını uyandırdı: Çok gerilerde kalan o güneşli yaz günlerini hatırladı. Yemyeşil çayırlan, bayırları, yüksek dağlan, düş kadar güzel o dünyayı… "

Kahramanlarımız eşsiz bir Kırgız atı ve sahibi Tanabay. 

Tanabay, partiye gönül vermiş ve parti için elinden gelen her şeyi yapan bir adamdır. Partide bağlı olduğu yönetici değişip de olur olmadık bir sürü fedakarlık yapması istendiğinde kurmuş oldukları sistemin nasıl da bozulmaya yüz tuttuğuna şahit olur. Çok sevdiği atı Gülsarı bile elinden alınır, parti yöneticisine verilir ve onun haberi olmadan kısırlaştırılır. Bu kanlı olayı fark ettiğinde Tanabay Gülsarı'nın yanına gelir. İkisinin de gözleri yaşlıdır.

Uzun bir zaman sonra Tanabay ve Gülsarı birbirlerine kavuşurlar. Birliktelikleri o kadar fazla sürmeyecektir.

Orta Asyanın steplerinde esen rüzgarın sesini, otların sallanışını ve nal seslerini ruhunuzda hissedeceğiniz bazı yerlerinde gözleriniz yaşararak okuyacağınız bir kitap.

"Bu ıssız yolda nihayet birileri göründü." diye düşündü. Bu bir kamyondu. Yaklaşınca farlar gözünü kamaştırdı ve Tanabay ellerini gözlerine siper etti.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder