17 Kasım 2016 Perşembe

Ağır Küfürlerin Başucu Kitabı: Müptezeller

Gerçek bir hayat hikayesi gibi başlıyor ve öyle devam ediyor. Yazar Emrah Serbes'in daha önce yaşadığı Antalya, Ankara, İstanbul şehirlerinde tam bir kaybedenler, saygınlığını kaybedenler (Müptezeller) hikayelerinden oluşuyor.

Yaşananlar içinde bolca hayal ürünü kanun dışı işler var. Bacağı kırılmış hasta adamın ağrısını dindirmek için uyuşturucu içirmesi de absürdlüklerden birisi. Yani bazı gerçekleri bu tip tuhaf olaylarala karıştırınca ortaya ağza alınmayacak bol küfürlü, nedensiz aşırıya kaçan davranışlarla dolu bir sezar salata çıkmış.

Küfürlere özellikle dikkat edin. Çok rahatsız edici bir kitap bu açıdan.

Aralara serpiştirilmiş inci gibi sözlerin olduğunu, düşündürdüğünü hayran bıraktığını da ifade etmem gerekir. İyi yönleri gözardı edilirse kesinlikle almamanız gereken bir kitap. Almak isteyenler için rahatsız olmam diyenler için de oldukça akıcı bir çırpıda bitecek bir kitap.

Gemiler geçiyordu batıdan, gemiler geçiyordu doğudan, gemiler geçiyordu kuzeyden ve güneyden, her yönden gemiler geçiyordu ama hiçbiri benim için geçmiyordu. Yalnız başıma oturuyordum. Gidecek yerim yoktu. Gitmek istediğim bir yer yoktu.

"Uyumak istemiyorum," dedi.
"Neden?"dedim.
"En kötü düşünceler yatarken aklıma geliyor."

Bu ülkede ölmek sıradan bir şakadır.

“Bir hayal, gerçeğin kıyısından geçtiğinde, iki göz bir mahremde buluştuğunda, iki el birbirini bulduğunda, iki kalp birbirine dokunduğunda, bu dünyada bitmemiş ümitler adına bir çiçek açar ve umutsuzluk bir adım geri atar, bu coşkun yüreğin zaferidir ve insanın karanlıkta atabileceği yegâne adımdır. Hala içim sızlıyordu. Her şeyi acıyla öğrendiyseniz mutluluktan da içiniz sızlar.”

“seni seviyorum,” diye bağırdım. “Bu gece ve her gece seni seveceğim. Kimi özlediğimi bilmediğim zamanlarda bile seni seviyordum. İçimdeki yokluğun ne yokluğu olduğunu bilmediğimde bile seni seviyordum. Sen yanımdayken içimde bütün bir şehre yetecek kadar mutluluk vardı. “

"Ona üzülmüyorum ki ben dedi babam. Her ay evin taksitini ödedik de ne oldu? Bak, uçup gitti elimizden balon gibi. Keşke seni ağlatmasaydık çocukken. Keşke sana o akülü arabayı alsaydık."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder