14 Kasım 2016 Pazartesi

Bir İntiharlar Başucu Kitabı: Amok Koşucusu

Yedi ayrı hikaye, kahraman ve intihar...

Hep söylerim Zweig intiharların yazarıdır ve çoğu hikayesi insanların geçmiş hayatlarından beslenir.

Aslında yazdıkları hep kaybedenler. Ve yine kendi hayatının önemli bir kısmını seyahatlerle geçiren yazar; bu hikayelerinde de seyahatlere yer vermiştir.

En ilginç hikayelerden biri ise Amok koşucusu. Bu hikayeyi okuyuncaya kadar bunun ne anlama geldiğini bilmiyordum.

Amok Koşucusu: Malezya, Endonezya gibi yerlerde görülen ilginç bir hastalık. Genç erkek, silahını (genelde kesici bir silah) eline alarak  bir pazar yerine dalar ve önüne çıkan insanları öldürür. 

Sonunda akşam oldu. Ama burada akşamlar ne kadar hüzünlüydü! Karanlık çökmesinden, her şeyin kaybolmasından, ışığın kararmasından başka bir şey değildi akşam! Akşam burada bir son demekti, oysa Paris'te akşam, tüm eğlencelerin başlaması anlamına geliyordu! Burada akşam geceyi doğuruyordu orada ise akşam kraliyet salonlarında yaldızlı mumları yakıyor, bakışlardaki havayı ışıldatıyor, yürekleri tutuşturuyor, ısıtıyor, mest ediyor ve ateşliyordu! Burada akşam sadece insanın içine korku salıyordu.

Yüreği kendini hep yaşadığı ana kaptırıyordu, gerçeği söylerken yalan söylüyordu ve aldatmak isterken de samimiydi: Tek bildiği şey hissettiği şeydi. Ve şimdi de tüm damarlarından mutluluk ve coşku akıyordu, artık gözden düşmüş, dostlarını kaybetmiş düşüncesine gülüp geçiyordu!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder