Cinsel sapkınlıkta bir başpiskopos, yetimhanede büyümüş bir çocuk, eskiden sevgili olan ama araları nane limon bir avukat ve bir savcı...
Edward Norton, henüz bir çocuk sayılabilecek yaşta. İnanılmaz bir masumiyet ve bu masumiyeti yerle bir eden saldırgan kişiliğe sahip. Edward Norton sinema kariyerine bu filmle başlamıştır ve filmdeki performansıyla Altın Küre Ödülü'nü almaya hak kazanmıştır.
Başpiskopos, inanılmaz kanlı bir biçimde odasında öldürülür. Boğuşma sesleri duyulur ve polisler bütün kıyafetleri kan içinde kalmış Aaron'un (Edward Norton) peşine düşer. Sonunda çaresizlikten ve masumiyetten yıkılan çocuğu yakalarlar. Bütün işaretler çocuğun katil olduğu üzerinedir. Deneyimli avukat Martin Vail, çocuğu kurtarmak için gönüllü olarak avukatı olur.
Sonrasını anlatmayacağım ama bu filmi seyredince son günlerin popüler dizisi The Night Of, The Identity, Fight Club gibi filmlerin bu filmden esinlenmiş olduğunu rahatlıkla anlayacaksınız.
Son günlerdeki ünlü seri katil Atalay davasında da bu filme atıfta bulunulmuş. Katilin filmdeki taktiği uyguladığı iddia edilmişti.
Filmden 2 replik:
"Belli bir süre zarfında, hiç kimse, yalnızken bir yüz, kalabalıkta başka bir yüz takınamaz. Çünkü sonunda kendisi de gerçek olanı karıştırır."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder