14 Kasım 2016 Pazartesi

Bir Eyüp Sultan Romanı: Mihmandar

İskender Pala'nın adını hep duyuyordum ama ilk defa bir kitabını okumaya karar verdim. 1998 yılında profesör olmuş ve bence çok iyi bir anlatım tekniğine sahip bir yazar.

Mihmandar, İslamiyet'in doğuşundan İstanbul'un fethine kadar uzanan bir tarih romanı. Mihmandar, sözlük anlamıyla önemli bir kişiyi ağırlayan rehberlik eden demek ve bu romandaki Mihmandar Hz. Muhammed'in Mekke'den Medine'ye hicret ettikten sonra evinde kaldığı Eyüp Sultan. (Tabii o zaman Sultan denilmiyordu)

Olaylar olabildiğince yavaş anlatılıyor ve her bölüm başka bir karakterin ağzından anlatılıyor. Kitabın bir nevi İslam propagandası yaptığını rahatlıkla söyleyebiliriz.

Kitabın akışını kolay tahmin edebiliyorsunuz ancak sona doğru parçaların birleştirilişi harika. Bana göre anlatılan bu tarih kurgusunda bazı karanlık noktalar var. Fatih'in Akşemsettin'le ok atışı sonrası yaşananlar ve Eyüp Sultan'ın mezarının yüzyıllarca Hristiyanlar tarafından korunma hikayesi çok saçma geldi bana.

Dini ve milli duyguları yüksek bir okuyucu kitlesi için şaheser diyebilirim.

Aralarda çok güzel replikler okudum:

Akıllı ile deli arasındaki fark odur ki, biri bildiğini söylemez, diğeri söylediğini bilmez.

Doğduğumuz toprak bizi kendine bağlıyordu. Gidişimizin için ilk adımın, varışımızdaki son adımdan değerli olması bu yüzdendi.

Zamanın ölümler alıp ölümler satan bir bezirgan olduğunu işte o sırada bildim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder