25 Ocak 2015 Pazar

Yüzyıllık Yalnızlık

Yüzyıllık Yalnızlık Gabriel Garcia Marquez

Öncelikle bu kitabın birçok kitaptan farklı olduğunu söylemem lazım. Bu kitabı farklı yapan ise yazarın hayal gücünü sapkınlığa varacak biçimde ifade edebilme yeteneği.

Kitabın en büyük handikapları dan biri her neslin aynı ya da benzer isimlere sahip olması. Bazı betimlemeler o kadar güzel ki kendinizi o anlatımın kucağına bırakabiliyor, bu sıralarda gülümsediğinizi fark ediyorsunuz.

Kitabın ilk yarısı muhteşem ama ikinci yarısının bir kısmı gerçekten de sıkıcı.

Kitabın içinde bilimum sapkınlıklar mevcut. Aile içinde bile kimin elinin kimin cebinde olduğu pek belli değil. Yazar bunları gayet akıcı ve normal bir olaylar zinciri halinde okuyucuya sunmuş.

Kitabı yarısında bırakmak bence en iyisi ama insan merak da etmiyor değil tabii.

Kitabın içinden bazı güzel alıntılar yaptım:

Keşif kolundakiler, çizmeleri buram buram tüten petrol gölcüklerine bastıkça, palaları kan kırmızı zambaklarla altın sarısı semenderleri doğradıkça, bu nemli ve sessiz cennette Adem'in günahından da eskilere giden anılarına kapıldılar.

Arcadio, melekler katına yükseliyormuş gibi oldu, yüreğini doldurup taşan sevgi dolu açık saçık sözler kızın kulaklarından girip ağzından çingene diliyle dökülmeye başladı.

Onca yıllık ölümden sonra dirilere duyulan hasret öylesine yoğun, iki çift laf etme özlemi öylesine büyük, ölümün içindeki öteki ölümün yakınlığı öylesine korkunçtu ki, Prudencio Aguilar sonunda can düşmanını sever olmuştu.

Aşkları artık ölüme terk edilmiş gibi, kimsenin umursamadığı soluğu tükenmiş bir sevdaydı artık.

Çok geçmeden marangoz tabut için ölçü alırken, pencereden baktıklarında, minicik sarı çiçeklerin yağmur gibi indiğini gördüler. Çiçekler bütün gece süren suskun bir sağanakla köyün üzerine yağdı. Bütün çatıları örttü, bütün kapıların önüne yığıldı ve dışarıda yatan bütün hayvanları soluksuz bırakıp öldürdü. Gökten öyle çok çiçek yağdı ki, sabahleyin sokaklar kalın halılar döşenmiş gibi oldu ve cenaze alayının geçebilmesi için çiçekleri küreyip atmak zorunda kaldılar.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder