İlk başlarda "bu nedir arkadaş! Osmanlıca kelimelerden önümü göremiyorum. En iyisi bu kitabı bir kenara bırakıp başka bir kitap okuyayım" dedim. Ancak bir süre sonra yazarın kullandığı tarzı benimseyip okumaya devam ettim.
Bu yazarın okuduğum ilk kitabı ve diğer Puslu Kıtalar Atlası adlı kitabını da okuyacağım en kısa zamanda.
Yazarın diğer yazarlardan ayrılan en önemli özelliği mistik konuları oldukça iyi tasvir ediyor olması. Tağut'un içindeki yılan, Asım'ın mavi hayaleti ve göğe yükselişi, Eflatun'un ses ayarları bozuk Ney'i muhteşem çalışı ve bu sihirli müzikleri dinledikten sonra insanlar üzerinde bıraktığı o etki mükemmel biçimde betimlenmiş.
Kitabın sonlarına doğru Batın'ın gelişinin anlatıldığı kısım da inanılmaz başarılıydı. Ancak Zahir'in sonu daha farklı olabilirdi diye düşünüyorum. Hem Asım'ın, hem Davut'un hem de Cüce imamın aşık olduğu Neva, müziğin ilhamının aşktan geçtiğini bir kez daha anlatıyor bize.
Kitap karakterleri birbirlerinden farklı hikayelermiş gibi başlayıp sonunda yine ustaca birleştirilmiş.
Kitabın adını aldığı Suskunlar, Müzikle sessizlik arasındaki ilahi yere ulaşmış olanların mertebesini anlatmaktadır. Ve bu mertebeye ulaşanlar artık duyma ve konuşma gereksinimi duymazlar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder