9 Mayıs 2016 Pazartesi

Paramparça aşklar...



Her günün aynı olduğunu, aynı düzenin süregeldiğini düşündüğümüz zamanlar bu zamanlar. Sahildeki banklar boş duruyor, aşıklar bu dünyayı terk edeli çok oldu çünkü.
Ve yaşlılar için çok tehlikeli bu dünya.

İstediğimiz birçok şeyi yapamadığımız için ara sıra sıra yoldan çıkmalarımız,
Doymamış ruhlarımızın açlığıyla sarhoş fantazilerimiz var.

Bunca zaman yaşadıktan sonra bazı gerçekleri acı biçimde görmenin hüznü esiyor ılık ılık,
Sonbaharın ilk soğuk rüzgarlarında arkasından ağlanan bir yaz gibi.

Arabanın camlarına vuran yağmur tanelerinin sesleri, derinden çalan parçamıza eşlik ettiğinde
Biz başka dünyanın insanlarıyız demek geliyor içimden.
Gitmemiz gerek, nereye ve nasıl olduğunu hiç düşünmeden..

Kolera Günlerinde Aşk

Bu adam yani Marquez normal bir adam değil. Neden değil derseniz bütün kitaplarında konuyu bir yere kadar mükemmel biçimde getirip sakız gibi sündürmese olmaz da ondan.

Şaka bir yana olmazsa olmaz konuların adamı bu romanında kolera salgını sırasında ve sonrasına sarkan günlerde yaşanan büyük bir aşk hikayesini anlatıyor. Kitabın konusu çok yalın aslında ama yine cinsellik, türlü tuhaflıklar ve yine savaşa değinmeden edememiş yazar.

Bu romanın en sevdiğim yanlarından biri birbirine benzer hatta aynı isimleri kullanan yazarın bu kitapta daha ayrıştırıcı isimleri kullanması. Diğer kitaplarda isimleri etrafımdaki herkes gibi karıştırıyordum.

Kitabı okumam çok uzun sürdü. Toplam 442 sayfa olmasından kaynaklanmıyor bu gecikme. Tamamen kitabın bir bölümünden sonra yazarın başta söylediğim sündürme olayından kaynaklanıyor.

Çok sağlam ve inatçı karakterler kol geziyor ortalıkta. Yüzyıllık Yalnızlık'taki kadar uçamamış, Kırmızı Pazartesi kadar sıkmamış diyebilirim.

Benden size tavsiye bu kitabı uzun zamana yayarak okumamanız. Yoksa cidden bayıyor.

Kitapta çok güzel replikler bulunuyor:



- Aşk yüzünden delirenler hiç eksik olmaz burada; günün birinde size bu fırsatı verecek bir aşk delisi nasıl olsa çıkar.

- Bu yaşamdan götüreceğim biricik hayal kırıklığı şu: Birçok cenazede şarkı söylediğim halde, kendi cenazemde söyleyemeyeceğim.

- "Hiçbir şey, ölümünden daha çok benzemez insana"