4 Ekim 2011 Salı

Beyrut Gezisi-3. Gün

Beyrut Gezisi-3. Gün

Bugun aksam yemegi disinda bir program yok. Serbestiz.
Otel odasindan gorunen “Stop Solidere” yazisina bakiyorum. Yazinin asili oldugu yanyana 2 bina restorasyonlari Solidere firmasi tarafindan yapilirken yarim kalmis. Yarim kalma nedeni ise 2002 yilinda 1 tonluk TNT ile Basbakan Refik Hariri ve 7 korumasinin oldurulmesi. Anlatilanlara gore ic savasin ardindan yeniden insa edilen Beyrut’un butun insaat isleri Hariri’nin gizli sahibi oldugu Solidere firmasina veriliyormus. Baska hicbir insaat firmasina insaat isi verilmiyormus. “Stop Solidere” bu suikastin ardindan sembol olarak hala bu 2 binada asili durmakta. Hariri, olduruldugunde dunyanin 4. En zengin adamiymis.
Oglen saatlerine kadar sehirde gezindik. Tatli almak isteyenler Al Baba’ya gittiler. Ben sahsen gitmedim. Antep tatlilari dururken ne diye burdan tatli alayim diye dusundum. Ogle yemegi icin Karam Restaurant’a gittik. Burasi sehrin icindeki en unlu restaurant. Mezeler ve kebaplar yine ayni. Isin dogrusu pek farklilatiramadim burayi... 

Burada yemegin ardindan tekrar otele geri donduk. Aksam yemegi icin Buddha Bar’a gittik. Susiler gercekten lezzetliydi. Diger restaurantlarda yedigimiz yemeklerden ve ortamdan oldukca ayrisan, cok guzel bir mekandi. Dev Buddha heykelinin etrafindaki masalar, calisanlar, isiklandirma ve en onemlisi muzik harikaydi. Cok guzel muziklerin yaninda Ajda Pekkan’in son albumunden bir parca caldilar. Ben ilk defa orada dinledim. Turkiye’de bile sadece birkac yerde ayda yilda bir calindigini dusundugum “Yasak Elma” grubunu duyunca adamlara 10 uzerinden 10 puan verdim. Tarkan da yine listede calanlar arasindaydi ancak Gulben Ergen’i caldiklarinda verdigim 10 puani geri almayi dusundum. Gittigimiz mekanlar arasinda en guzel yer burasiydi.

Menü ;
Ortaya serpme baslangıç yemegi - Sushi, Sashimi, Maki, Vietnam böregi, baharatlı sos ile karides,
Ana yemek - Biber veya teriyaki soslu fileto et
Ortaya serpme tatlı - çıtır çikolata ve susamlı bar, ev yapımı dondurma veya sorbe, ahududu sos ile hindistan cevizli parfe
İçki - Limitsiz içki (restoranda bulunan yerli ve uluslararası tüm içecekler. BlackLabel ve Chivas Regal viski gibi)







3 Ekim 2011 Pazartesi

Beyrut Gezisi-2.Gün

Beyrut Gezisi-2.Gün

2. Gune gecmeden once Mounir’de gelen mezelerden biri cig cigerdi. Nasil yendigini bilmiyorduk; geri yolladik. Anlatsalardi da yine yemezdik sanirim. Mounir’in bizim yedigimiz menusu soyleydi:
Menü ;
Soguk Mezeler – Sebze tabagı, humus, mutabbel (patlıcan ezmesi), tabouleh, sarma, zahterli ve peynirli salata, yesil salata,
sarımsaklı labne.
Sıcak Mezeler – Etli humus, peynir topları, etli ve ıspanaklı sembusek, kebbe (içli köfte), patates, sosis
Ana Yemek – Karısık ızgara - et, tavuk, köfte
Tatlı / Meyva – Mevsim meyvaları ve ballı kaymak
İçki – Yerel sarap, bira, mesrubat, yerel viski ve Arak

2. Gun hava oldukca yagmurluydu. Lubnan’in kahvalti kulturu diye bir sey yok gordugum kadariyla. Yogurda banzeyen peynirimsi bir kahvatiliklari vardi. Denemedim bile. Turkish Bacon diye bir sey vardi; gorunce pastirma gibi bir sey olabilir mi? dedim; alakasi yok. Bir de cay istediginizde ici sicak su dolu kucuk porselen bir demlik getiriyorlar. Adindan poset cayi demlige atip demliyorsunuz. Biz Allah’tan pratik adamlariz demlik teferruatini ortadan hemen kaldiriveriyoruz.


Yine 2 ETS otobusu bizi otelden alip dunyaca unlu Jeitta Magaralarina goturuyor. Yol biraz zaman alacak gibi cunku yagis, ciddi olarak artmis durumda. Oyleki yolun bir kismi tam anlamiyla dere gibi oldu. Bazi araclar yolada kaldi ve muthis bir trafik var. Altyapi o kadar zayif ki Istanbul’daki gibi yagsa Beyrut diye bir sehir haritada yer almayabilir.


Yol boyu cok fotograf cektim otobusun camindan ama en kayda degeri asagidaki Meryem Ana heykeli... Brezilya’daki unlu heykelin bir nevi cakmasi. Boyut olarak kucuk ama sehri tepeden goruyor. Buraya teleferikle cikiliyor. Teleferige burada binemadik ama fazla bir sey kacirmadik diye dusunuyorum.

Meryem Ana heykeline zoom yapayim derken sanatsal bir resim de cekmis oldum.

Jeitta Magaralari 6.5 km uzunlugunda dunyanin en buyuk magaralarindanmis. Yukari Tren seklindeki bir elektrikli aracla cikiliyor. Magara disaridan daha serin; su uzerinde elektrikli sandallarda ilk 500m sini gezebiliyorsunuz. Su alttan aydinlatildigi icin guzel bir ambians saglanmis. Sarkit ve dikitler cidden sanat eseri gibi. Doganin sanata bakisi iyiymis demekten kendimi alamadim. Dunyanin en buyuk sarkitini da gorduk ama pek heyecanlanmadim dogrusu. Burada fotograf cekmek kesinlikle yasak. Ilk defa Turklerin fazlaca oldugu bir ortamda bu yasagi delmeye calisan kimseyi gormedim. Asagiya internetten buldugum resimleri ekledim. Lubnan’lilar buranin Dunyanin 7 harikasi listesine girmesi icin insanlardan oy istiyor. Sahsen ben vermedim. Donusu teleferikle yaptik. Bizim Macka parkindaki teleferik daha guzel diyebilirim.


Magaradan ciktiktan sonra yagmur dinmisti. Deniz kenarinda ogle yemegini yemeye Chez Sami’ye gidiyoruz. Burada gelen Lagos baligi superdi. Mezeler Mounir ile ayniydi diyebilirim.

 

 

Bu da bizim rakıdan araklanmis bir icki adi ne hikmekse “Arak”.
Baliklardan biri Barbun ama digerini unuttum.

Menü;
Soguk Mezeler - Fattouche, Humus, Moutabbal, Hindibagı, Mercimekli pilav, Tahin, dolma
Sıcak Mezeler - Kızarmıs Kalamar, Ahtapot, Karides
Ana Yemek – Kisibası 500 gr ızgara ve kızarmıs balık
Tatlı ve Meyva - Lübnan tatlıları ve mevsim meyvaları
İçki - Limitsiz yerli içki (yerli Arak, sarap, bira ve mesrubat)

Buradan tatlilarimizi yemeden cikiyoruz. Zaman kalmadi diye acele ediyoruz. Sirada dunyanin en eski sehri kabul edilen Byblos var.


Burasi(Byblos) bence Lubnan’in en guzel yeri. Evlerin bahcelerinde hurma agaclari, muz agaclari ve begonviller var. Sakin bir yer; turist sayisi fazla. En onemlisi Beyrut gibi catismalarin ortasinda kalmmis bir yer.

Bu guzel ve kucuk sehri birakip otele donuyoruz. Ardindan aksam yemegi icin solugu Beyrut’un en iyi balık restoranlarından biri olan Mandaloon Sur Mar’da aliyoruz. Burada da mezeler ayni baliklar ayni. Yediklerimiz:
Menü ;
Soguk Mezeler - Humus, Moutabel, Tabbouleh, zeytinyaglı dolma, fattouche, hindibagı, moudardara (mercimek ve pilav),
patates kızartması
Sıcak Mezeler - Füme balık yumurtası, kızarmıs baharatlı kalamar, kızarmıs baharatlı karides, roket karides, fish kebbe
(balıklı içli köfte), kalamar salatası, sardalye, karides topları
Ana yemek - Izgara karides, karısık ızgara, kızarmıs balık, ızgara balık, pilavlı balık
Tatlı / Meyva - Mevsim meyvaları ve Arap tatlılarından seçenekler
Dçki - Limitsiz yerli sarap, bira, mesrubat, yerli Arak ve yerli Viski

Yine 2-3 saat suren yemegin ardindan BO18 adli gece kulubune gidiyoruz. Burasi biraz abuk bir yer zamaninda 700 Filistinlinin karantinaya alindigi bir siginakmis; catismalar sirasinda bu insanlar oldurulmus. Bu yuzden oturma yerlerini tabut olarak dekore etmisler. Yas ortalamasi 18-20 olan bu yere biz biraz agir geldik. Eglenen gencler de surekli ayni bicimde dans ediyorlar ve saatlerce boyle surup gidiyor. Akvaryumdaki balik gibiler. Arada bir tavan aciliyor ve gokyuzunun altinda eglence devam ediyor. Bence cok tehlikeli bir yer. Boylesine manidar bir tarihi olan bir yere saldiri duzenlenmesi isten bile degil. Isin kotusu yerin altinda oldugu icin atlayacak bir pencere falan da yok. J

Basim cok agridi. Otele gidip dinleneyim biraz.


30 Eylül 2011 Cuma

Beyrut Gezisi-1. Gün

Beyrut Gezisi-1. Gün


Hurriyet Gazetesi’nin duzenledigi Beyrut gezisi benim icin oldukca cazip bir oneriydi. :-) Orta Doğu’dan pek hazzetmem genelde ama Beyrut anlatilanlara gore “Dogu’nun Parisi” unvanina sahip (Bizde askerligi Van’a cikanlara da Van, Dogu’nun Parisi derler gerci ama :-) ) degisik bir sehir olarak lanse ediliyordu.  Gidip gormek, yiyip icmek sonra da gitmek isteyenlere gideceklere bilgi aktarmak gerekliydi. Is basa dustu diyerek yollara dustuk.
Beyrut ucakla yaklasik 1.3 ila 1,45 saat suren bir uzaklikta. Aslina bakarsaniz Diyarbakir’a da ayni zamanlarda ulasiyorsunuz. Lubnan, Turkiye’ye vize uygulamadigi icin aslinda yurtici seyahat ediyormus hissine kapiliyorsunuz.
Ucak Beyrut semalarina geldiginde pek oyle guzel bir sehirmis gibi gorunmuyor yukaridan. Gayet yesillik fakiri ve duzensiz sehirlesme hakim. Hurma agaclari bir Arap ulkesine geldiginizi hatirlatir gibi. Ulkeye giris icin pasaport kontrolu yapan polislere pasaportunuzu veriyorsunuz. Genelde konusmuyorlar klasik devlet memuru gibi muhur vurup duruyorlar ve pasaportun sayfalarını karistiriyorlar.
Istanbul’un havasi nemli deriz ama Beyrut ayni Adana’daki gibi bir neme sahip hatta daha da fazlasina diyebilirim. Havaalanindan yemek yiyecegimiz ilk mekana giderken tek tuk guzel ve modern binalar ve cogunlukla da yikik dokuk bakimsiz sefalet icindeki mahalleler gözüme ilisiyor.
Neyse sonunda 2 ETS otobusu sehrin tam kalbine Downtown’a geliyoruz. Buranin hemen yakınında cok cok eskilerden kalan bir hamam var. Anlattilar ama fazla derinine inmedim. Kisaca eski, teferruatli, 1975-1990 yillari arasindaki ic savasta zarar gormesin diye uzeri kapalilarak korunmus bir eser diyebiliriz. Hemen yanında da Hacli Seferleri sirasinda yapilmis bir kilise var. Adini su an unuttugum bir Fransiz krali Kudus’e gidemeyecegim bari buraya bir iz birakayim diye yaptirmis. Bu resimde yeni gibi gorunuyor ama tarihi eserlerin cogu restore edilmis oldugu icin yeni gorunuyor. :-) Kilisenin sol tarafindaki eski buyuk bina ise Osmanli zamaninda kisla olarak kullanilmis daha sonra parlemento haline getirilmis.


Downtown, gayet guzel markalarin cirit attigi bir yer. Suruyle banka var, Beyrut’ta kisi basina bir banka dusuyormus gibi hissetiriyor. En ilginc 2 banka ismi soyle: Fransabank ve Bank Audi. :-)




Sehrin meydani (Nejmeh meydani deniyor) gayet sakin sehrin en kalabalik noktalarindan biri; 3 gun boyunca toplam 100 kisiyi ayni anda goremedim. :-) Tam meydanda Rolex marka saat Kulesi var. Biz de olsa insanlar burayi bulusma mekani yapar derken icimden; kulenin altinda bekleyen bir kiz ben de Turkum ve Ankara’danim siz nerdensiniz deyiverdi. :-) Dunyanin her yerinde oldugu gibi burada da heryerden karsiniza Turk cikiyor.
Kulenin yakininda bircok kafe var. Nargileleri cok guzel, demleme caylari yok. Espresso, Latte gibi iceceklerle pek bir Avrupai takiliyorlar ama yemezler. :-)
Tam meydanin gobegindeki bir cafece tavla oynadim ekipteki bir arkadasla. Tavlayi sayarak oynuyordu ama 5-0 yendi beni. L Hatta tavlayi koltuk altima aldigimda bir resmimi de cektiler. Bakalim nerden cikacak o resim. J








Bizim kizlar birkac magazaya elbise bakmaya falan girdiler. Genelde uzun suren bu bakislar bu sehirde paraniz limitliyse kisa suruyor. 2.000 ila 2.500 USD gibi fiyatlari gorup yaka paca disari ciktilar. :-)
Buradaki gezimizin ardindan otobusler gelip bizi aldi ve Izmir kordonboyu cakmasi  Kornis’ten gecerek Guvercin kayaliklarina(Pigeon Rocks)  goturduler.  Pek esprisi olan bir yer degil 2 kaya var karsisinda cafeler....
Burda bir seyler atistirdiktan sonra Intercontinental Phonecia Hotel’e gectik. Otel gayet guzeldi. Asagidaki resimde odamdan gorunen manzara var.  Karsi binada yazan “Stop Solidere” 2002’de 1 ton TNT ile oldurulen Refik Hariri’nin Beyrut’un yeniden insasi icin butun isleri verdigi insaat sirketine protesto niteliginde asilmis. Refik Hariri bu sirketin gizli sahibiymis anlatilanlara gore ve dunyanin 4.zengini olmus bu sayede. :-) Otelin geleni gideni pek bir tuhafti; o kadar cok luks otomobil geliyordu ki Valeler siraya geciyordu. Baska hicbir yerde gormedim.


Bu bina ise otelin yaninda bulunan bir bina ve ic savasin aci yonunu gosteriyor. Zamaninda burasi da otelmis.
Odalara yerlestikten sonra dagin eteklerinde bulunan unlu Munir Restaurant’a gittik. Burada resim cekemedim. Fotograf makinesini cantada birakmisim. L Yemek fasli 3 saatten fazla suruyor. Buna inanamadim ama 3 gun boyunca her yemegin bu kadar uzun surmesini bizzat yerinde yasadim.
Mezeler ve salatalar superdi. Meyveler, muhtesemdi. Turk kahvesi berbat otesiydi. Mirra -ilk defa ictim- idare ederdi. En guzel meyve ise -daha sonra havaalanindan alip Turkiye’ye de getirdim- yas hurma idi. Agactaki hali asagida.

6 Ocak 2011 Perşembe

Keskin Giriş

"Eğer yolculuğun sırasında Tanrıyla karşılaşırsan... Tanrı'yı bile kesebilirsin."


Kill Bill Vol.1