Şarklılar kediye, garblılar köpeğe benziyorlar! Kedi yer, içer, yatar, uyur, doğurur; hayatı hep minder üstünde ve rüya içinde geçer; gözleri bazı uyanıkken bile rüya görüyormuş gibidir; lâpacı, tembel ve hayalperest mahlûk, çalışmayı hiç sevmez.
Köpek diri, çevik, atılgandır. İşe yarar; bir çok işlere yarar. Uyurken bile uyanıktır. En küçük sesleri bile duyar, sıçrar, bağırır.
Ah Neriman, sen bu batılı hayat uğruna seni seven Şinasi yerine Macit'in ışıltılı hayatına kandın. Baban Faiz Efendi'yi ziyadesiyle üzdün.
Bu kitapla ilgili bir şeyler yazmadan kahramanımız Neriman'a bunları söylemeliydim. Yoksa içimde kalırdı.
Su gibi bir kitap bu; Peyami Safa'nın yazmaktaki ve akıcılığı yakalamaktaki yeteneği dorukta. Karakterler eşsiz, temsiliyetler şahane.
Neriman, duygusal bir ilişkide olduğu Doğu kültürüne geleneklerine bağlı Şinasi, Yine aynı görüşteki babası Faiz Bey ve Batılı bir hayat yaşayan Macit'in arasında kalmış, bocalamakta olan bir genç kız.
Roman ismini Doğu'yu temsil eden Fatih'ten Batı'yı temsil eden Harbiye'ye giden tramvay güzergahından alıyor. Şu an olmayan bu tramvay hattının bir ilişkinin ve Doğu-Batı savaşının yaşandığı olaylara şahitlik ettiğini görüyoruz.
Bu roman sönmüş gibi görünen, yanmış kütükler arasında parlayan ve ardından tekrar sönen bir alevi anlatır.